Blog Arşivleri

Kendine Benzerlik ve Fraktalite

article-picture

Doğa; molekülleri, kar tanesi, kristal ya da diğer düzenli formları yapmaya nasıl yönlendiriyor?

Kaos teoreminin bunun için bir cevabı var: Kendine benzerlik (fraktalite), yapı taşlarının kendi oluşturdukları yapılarda kendi formlarını taklit etmelerini sağlayan temel prensip.

Yüksek miktarlardaki partiküller, tek bir partikülün ilk olasılığı ile neredeyse aynı paterni ortaya koymaktalar. Elementler için de durum farklı değil. Yüksek miktarlardaki elementler topluluğu, tek bir elementin formundan kendi benzer formunu oluşturabilir. Her hangi bir elementin izleyeceği yol yönlendirilemeyeceği için, yüksek miktarlardaki hiçbir element topluluğu birbiri ile tam olarak aynı formu almayacaktır. Yüksek miktarlardaki elementlerin oluşturdukları paternler birbirlerine benzeyecektir, fakat hiçbir zaman tam olarak aynı olmayacaklardır. Dolayısıyla, tüm kar taneleri birbirlerine benzerler fakat hiçbir kar tanesi bir diğeri ile tam olarak aynı değildir.

Kendine benzerlik aslında oldukça önemli bir konu. Doğanın her ölçeğinde gözlemlenebilir. Birçok araştırmacı, kendine benzerlik olgusunun, bizim dünyamız da dahil olmak üzere tüm realitemizi şekillendiren, doğanın temel prensiplerinden biri olduğunu iddia etmiştir. Tüm araştırma alanlarında da gözlemlenebilmektedir; fizik, biyoloji ve hatta psikoloji ve sosyoloji…

Birçok alanda olduğu gibi farklı inanç sistemleri içerisinde de kendine benzerlik kavramını ya da fraktaliteyi görmekteyiz.

Tasavvuf içerisinde;
Tanrıyı insanın gönlünde arayan ve tüm evreni Tanrının bir yansıması olarak gören vahdet-i vücut (varlık birliği) anlayışı vardır. Bu felsefeye göre Makro plandaki Evren de tıpkı beyin hücreleri gibi, kökeni enerjiden ibaret bir holografik yapıdır. Kozmik çapta, holografik evren ve fraktalite yaklaşımında bunun anlamı, dünyanın her bir bölümünün, kendi içine gizlenmiş olarak evrenin tümünü içermesidir.

“Aklın amacı, Tanrısal özü görmek, O’nun birliğine ulaşmaktır.” –Mevlana
“İlim kendini bilmektir.” –Yunus Emre

Anadolu Tasavvufunda İlahi Sır: Tanrı – İnsan – Evren birliğinin idrakıdır. Yaradan ve yaratılan aslında her şey tek bir bütündür. Ne başlangıcı ne de sonu vardır. Bütün evren ve insan, Tanrının çeşitli terkiplerde tecellisidir. Evren ve insan, Tanrının ayniliğini yansıtan bir görüntüsüdür.

Hermetizm’de, Zümrüt Tabletlerde der ki:
“Aşağıda olan yukarıda olan gibidir, yukarıda olan da aşağıda olan gibidir, ve birlikte tek bir şeyin mucizesini gerçekleştirirler.”

Burada tüm evrenin fraktal yapısı net bir biçimde izah edilmiştir.

Tevrat’a bakacak olursak:
Tevrat’da Hz Musa, tapınağı, göksel paternleri gözlemleyerek oluşturmuştur (Tevrat 25:40). Tapınağı, daha farklı bir birleşiklik seviyesinin kendine benzerliğinin (cennetin) ifadesi olarak oluşturmuştur.

Hz İsa da “Benzetilebilir bir şekilde ağzımı açacağım ve dünyanın kuruluşuna dair saklı bilgileri vereceğim” demiştir.

Evrensel ölçekte, kendine benzerlik perspektifinden bu ifadelerin anlamı, verilen bilgilerin aslında birer metafor oldukları ve hakikate dair bilgilerin insanların anlayabileceği şekillerde, benzetmelerle anlatılmış olduğudur.

Mitoloji biliminin büyük ustası Joseph Campbell, dini geleneklerin en büyük promleminin bu bilgileri metafor olarak almaktan ziyade, gerçek olarak almaları olduğunu belirtmekte. Öyle görünüyor ki modern dünya “kendine benzerlik” (fraktalite) anlayışını sosyal ve dini sistemlere entegre etmekde zorlanmaktadır. Tabi ki bu da global bir problem olup, günümüzün tüketime dayalı sistemler kompleksi içerisinde her hangi bir alanı desteklememektedir.

Baçka bir açıdan bakacak olursak, dünyanın bugün karşı karşıya kaldığı doğal ve insan yapımı krizlerin önemli bir kısmını fraktal alan bilimi ile, yani evrenin kendi fonksiyonlarını hayatımıza entegre ederek , çözebilecek teorik bilgiye sahip bağamsız biliminsanları mevcut. Bu biliminsanlarının dan-wöncülerinden olan Dan Winter, altın oran ile mükemmelleştirilmiş fraktal faz uyumuna (phase conjugation) dayanan bilimin mevcut problemlerimizi kökten nasıl çözebileceğimize yönelik bilgileri kitaplarında ve yaklaşık 40 yıldır eğitimler ve konferanslar vererek anlatmaktadır. Kendisi (matematik ekibi ile meraber) maksimum yapıcı birleşme, baskı ve faz uyumu probleminin altın oranı veren dalga fonksiyonlarıyla çözümlenebileceğini ilk kez ispat eden biliminsanıdır. Kendisi aynı zamanda hidrojen atomunun radiasının (elektron bulutları arasındaki mesafelerin) Planckin tam olarak altın oran faz uyumu katlarından oluştuğunu keşfetmesiyle de ünlüdür.

Fraktal alan bilimi perspektifinden, tüm evreni bir dalga fonksiyonu olarak görebiliriz. Ya da Nikola Tesla’nın dediği gibi:

Evrenin sırlarını bulmak istiyorsanız, enerji, frekans ve vibrasyon açısından düşünün.

Partikül diye bir şeyin var olduğu ilüzyonu, realiteyi anlamamızı güçleştirmiştir. Partikül olasılığını yanlış bir şekilde hayal etmemizin sebebi, enerji dalgalarının paketler halinde toplanmasından kaynaklanmaktadır. Çünkü uzunluklarının, yörüngesel çapa eşit olarak dağıtılması gerekiyordu (kuantize olmak). Halbuki evren, atalet biriktirebilen baskılanabilir bir medyadan (araçtan) oluşuyor gibi görünmektedir. Bu araca çeşitli öğretilerde farklı isimler verilmiştir. Eter, Chi, Ki, Zero Point ya da Vakum Enerjisi, Kozmik Enerji vs.

Dan Winter, bu enerjinin isminin ne olduğuna hem fikir olmaktansa, bu enerjinin niteliklerine hem fikir olmanın daha uygun olduğunu düşünmekte. Net olarak baskılanabilir ve akışkan bir yapıya sahip. Net olarak rotasyon halindeyken ataleti artmakta. Ve bazı geometrik formlarla (fraktal, faz uyumu) kendi kendini organize edip, zeki ve “canlı” hale gelebilmektedir. Dalgaların içinde özellikle bu geometrik formu yaratmayı öğrenebilmek, farkındalık seviyesinde olduğu kadar fiziksel saviyede de günümüzün mevcut sorunlarına çözüm sunabilmektedir. Çünkü YAŞAM GÜCÜNÜN elektriksel tanımı, ENERJİYİ (fraktal olarak) ÇEKEBİLME VE KENDİ KENDİNE ORGANİZE EDEBİLME yetenegidir.

Buradan yolaçıkarak diyebiliriz ki, evrenin, farkındalığın, aydınlanmanın, yaşam enerjisinin, yer çekiminin, alfabe ve sembolün, rengin, mikrodan makroya maddenin ve diğer tüm merkezcil ve kendi kendini düzenleyebilen kuvvetlerin elektriksel kaynağı, sebebi ve mekanizması altın oran ile mükemmelleştirilmiş merkezcil fraktal alan faz uyumudur.

Burada kullanılan lisan kafanızı karıştırabilir fakat elektrik mühendisliği, bilimsel olarak en iyi ifadeyi sunmaktadır. Şahsen ben bu konularla ilk kez karşılaştığımda, elektrik mühendisi olmadığım için duyduklarım bana uzaylı lisanı gibi gelmişti. Daha çok araştırdığımda ve anlamaya başladığımda bu konuları çok daha basit bir dille nasıl ifade edebilirim diye düşünmeye başladım ve bu konuda öncelikli olarak bir facebook sayfası üzerinden bilgi paylaşımında bulunmaya karar verdim. Bu doğrultuda oluşturduğum ve bilgi paylaştığım facebook sayfasını (Fraktal Alan Bilimi) takip etmek isterseniz burayı tıklamanız yeterli.

Fraktal alan bilimini (doğanın bilimini), bioaktif alan (biyolojiyi destekleyen alan) yaratmak için ve temel problemlerimizi çözebilmek için kullanabiliriz. Bu doğrultuda sizi, bu bilimin gizemlerini ve mucizelerini keşfetmeye davet ediyorum.

Not: İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de ve Bodrum’da bu konuda yapılacak olan seminerler ile ilgili bilgi almak isterseniz yukarıda linkini verdiğim facebook sayfasından detaylara ulaşabilirsiniz.