NASA’nın Yapay Mega Yapı Keşfi ve Mavi Işın Projesi

pbXf6BCh

Son günlerde, NASA’nın keşfettiği, 5,000 ışık yılı uzaklığındaki bir yıldızın etrafında dönen muhtemel bir yapay yapı ile ilgili haberler sosyal medyayı sarmış durumda. Yani kısaca çok ileri bir uzaylı teknolojisinin keşfinden bahsediyoruz.

Bu noktada bu yapıyı kimlerin, hangi amaç için, ne zaman yaptıkları, yapanların nerede oldukları, bizden haberleri olup olmadığı gibi 100’lerce soru üretip tartışabiliriz. Fakat ben bu tartışmalara girmektense farklı bir perspektifi sunmak istiyorum size.

Daha önceki bir yazımda 2010 yılının Şubat ayında Londra’da Dünyanın en eski bilim akademisi olan Kraliyet Bilimler Akademisi’nde (Royal Society) yapılan bir konferanstan bahsetmiştim. Royal Society, 1660’da İngiltere’de kurulmus, üyeleri arasında Newton, Darwin, Einstein, gibi bilime ve dünya gelişimine yön vermiş bilim insanları bulunmaktadır. Kurum gunumuzde, Ingiliz Hukumetine bilimsel danismanlik hizmeti dahil kapsamlı aktiviteler yürütmektedir.

Kraliyet Bilimler Akademisi’nde 2010 başında düzenlenen bu konferans, dünyanın önde gelen bilim insanlarını ve araştırmacıları bir araya getirmiştir. Bu 2 günlük konferansın başlığı: “The detection of extra-terrestrial life and the consequences for science and society”. Yani, Dünya dışı yaşamın keşfi ve bunun toplum ve bilim üzerindeki etkileri. Bu konferans için alanlarında en ileri bilim insanları toplanıp dünyanın en eski ve saygın bilim akademisinde 2 gün boyunca basına kapalı olarak bu konuyu çok farklı açılardan tartıştılar.

Ozellikle bu konferanstan sonra Stephen Hawking’in ve birçok araştırmacı bilim insanının basında çıkan söylemleri benim çok ilgimi çekmişti. Sanki “haydi hep beraber aynı anda ağız birliği edelim” dercesine, hepsi çıkıp “günün birinde uzaylılar gelirlerse büyük ihtimalle bizi çizerler” tarzı haberler beni hem güldürdü hem de düşündürdü. Acaba neden bu kadar savunmacı ve endişeli bir tutum içerisindeydiler? Acaba bizim bilmediğimiz bir şey mi biliyorlardı? Yoksa çok uzun bir planın küçük bir parçası olarak mı bu şekilde bir yönlendirme yapıyorlardı? Bu arada buraya bir de ekleme yapiyim, NASA’nın Kepler teleskopunun 5.000 ışık yılı uzaklığında belirlediği bu mega yapay yapı 2009 yılında keşfedilmiş ama 2015 sonunda halka açıklanıyor…

Genel olarak, bu güne kadar yaptığım kişisel araştırmalar sonucunda, kabul edilmiş değerlerden farklı pek çok sonuca vardım. Bunların arasında en kritik olanlardan bir tanesi de, global basında duyduğumuz haberlerin %90’ının düzmece olmasıdır. Hepsi yalan demiyorum fakat neredeyse hepsi kurgulanmış, belli bir amaca hizmet etmesi için üretilmiş, toplum mühendisliği sonucu olarak dizayn edilmiş araçlar olduğunu düşünüyorum. Tarihi incelediğimizde bu önermenin %100 tutarlı olduğunu şahsen görmekteyim.

Günün sonunda, sektörel hakimiyeti bulunan büyük kuruluşların çoğunluk hisse yapılarının nerelere uzandığını araştırdığınızda karşınıza belli güç merkezleri çıkar. Tüm bu güç merkezlerinin birbirleri ile korelasyon halinde, bu düzeni canlı tuttuklarını anlayabilirsek, piramidin altındaki, insanların direk olarak realitelerini şekillendiren bilgi kaynaklarının da bu ölçüde, bu realite üretimini nasıl yaptıklarını ve toplumlara nasıl yön verdiklerini anlayabileceğimizi düşünüyorum.

Michio Kaku, günümüzde arz edilen realite spektrumunun oluşturulmasında kritik bir aracı olmuştur. Kendisinin de bu konudaki açıklamasını ilginize sunarım.

https://vid.me/e/Q5C3

Yaklasik 10 yil once okudugum, öğrendigim bir proje: Mavi Işın Projesi (Project Blue Beam). Okuyup araştırdığınızda insanın aklına ilk gelen şey, komplonun dibine vurmuş bir teoriye benzemesi. Fakat son yılllarda dünya üzerindeki gelişmeleri gördükçe, tüm yeniliklerin ve keşiflerin bu teoriye uygun bir şekilde geliştiğini görmekteyim. Finansal çalkantılar, beklenilen ekonomik buhran (ki bu çok yakında), holografi teknolojisinin gelişimi, insanlara takılan çipler (RFID), uzaylı teknolojisinin insanlara kademeli olarak alıştırılması (önce Hollywood sonra NASA tarafından) ve daha birçok şey…

Bu projeyi size anlatmayacağım. Araştırmak isterseniz google’a sorun, karşınıza 1.000’lerce sonuç çıkarır bununla ilgili. İstediğiniz bir tanesini açıp okuyun.

Benim bu yazımda varmak istediğim konu şu:

Dünya üzerinde her bir konu ile ilgili birçok teori var. İsteyen istediğine inanır istediğine inanmaz. Ya da bu teoriler karşılaşıldıkça sadece bir olasılık olarak açık fikirlilikle okunabilir. Dediğim gibi bir olasılık olarak kenarda tutulabilir. Bu projenin de bu perspektifte okunmasını öneririm.

Kişisel olarak, ben bu projenin ne gerçek olduğuna ne de yalan olduğuna inanıyorum. Sadece böyle de bir iddia varmış diyorum. İlginç olanın, bugün birçok alandaki gelişmelerin bu projenin planına paralel olarak gelişiyor olması. Sizin de dikkatinizi çekmek istedim.

Etkinlik resmi

Ekim 21, 2015 tarihinde Uncategorized içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin. 1 Yorum.

  1. Mesela bu neyin kafası? Adamı çizerler… http://redicecreations.com/article.php?id=33224

Yorum bırakın